“Mark odaya konuşmacı olarak katıldı”
…Ve beklenen oldu. Facebook hem sesli sohbet odalarını hem de podcast geliştirmelerini açıkladı. Bu belki Facebook için küçük, ama sesli içerikler için büyük bir adım olacak.
Clubhouse’un değeri bu ay aldığı üçüncü tur yatırımla 4 milyar dolara çıktı. Twitter Spaces’ı genel kullanıma açıyor. Facebook tarafı bir süredir “Çalışmalarımız sürüyor” diyordu, artık o çalışmaların içeriği belli oldu.
19 Nisan’da Facebook’un resmi blog’undan, “Sesinizi Duyurun” başlığıyla yayınlanan açıklama, Facebook Uygulaması’ndan sorumlu olan en yetkili ismin, Fidji Simo’nun imzasını taşıyor.
Açıklama tek bir yenilikle ilgili değil, “Artık sesli içerikleri sahipleniyoruz” tarzı bir manifesto havasında.
“Hikaye anlatımı insanların anlamlı bağlar kurmasını sağlıyor. Hepimizin arkadaşlarımızla, çevremizle ve dünyayla paylaşmak istediğimiz hikayeler var. Konuşma, ses ve dil birbirimizle iletişimimizin temel yapı taşları.”
gibi iddialı cümleler içeriyor.
Simo Facebook’ta 7 yıldır yönetici seviyesinde görevler yapıyor. Bu 7 yılda yayınladığı diğer duyurularla karşılaştırınca, sesli içeriklere gösterdikleri önem rahatlıkla hissediliyor.
Simo’ya göre geliştirmenin sebebi, WhatsApp ve Messenger’da sesli mesajların ve konuşmaların yükselişini fark etmeleri. Facebook ekibi sadece bu yükselişi tespit etmekle kalmamış, sesli içerik üretmenin sıradan kullanıcı için hala ne kadar zor olduğunu da görmüş.
Yazıda duyurulan 4 üründen ilki doğrudan buna yönelik:
1) Ses Kayıt Stüdyosu
Doğrudan Facebook uygulaması üstünden ses kaydetmeyi kolaylaştıran, yapay zeka yardımıyla arkadaki gürültüyü azaltan, konuşmaya efektler verebilen, arada kullanılabilecek hazır müzikler sağlayan bir yazılım.
Böylece kaydedilen sesi olduğu gibi bırakmak yerine, tıpkı story’lerdeki hızlı şekillendirme gibi, bu ürünle de ses hızla işlenip yayınlanabiliyor.
Bu da bizi sıradaki ürüne getiriyor:
2) Soundbites
Facebook bunu “Kısa, yaratıcı ses parçaları” olarak tanımlıyor. Anlık olarak kullanıcının aklına gelen herhangi bir konu, ilham verici konuşmalar, şiirler, anekdotlar ve “bizim henüz düşünemediğimiz başka şeyler” diyerek ucunu açık bırakıyor.
Bu özellik şimdilik herkese açılmıyor. Önümüzdeki birkaç ayda sınırlı sayıdaki bazı içerik yaratıcılarına açılacak ve ona göre geliştirmeler yapılacak. Sonrasında tüm kullanıcılara açmayı amaçlıyorlar.
Twitter’da bildiğiniz gibi yaklaşık 1 yıldır sesli içerikler yaratılabiliyor. Her ne kadar pek yoğun kullanım görmemiş olsa da özellikle Spaces’ın açılmasıyla birlikte sesli içeriklerde de artış gördük. Twitter kullanıcıları seslerini “ifşa” etmeye alıştıkça bu artışın devam etmesi muhtemel.
Facebook’un sesli içeriklerinin avantajı, Twitter’dan farklı olarak hızlı işlemeye ve yaratıcı edit'lere imkanı vermesi olacak gibi görünüyor. Ama Facebook sadece kısa konuşmalara değil, uzun konuşmalara da yatırım yapıyor:
3) Doğrudan Podcast Dinleme
Soundbite’ları story’lere benzettiğimize göre, podcast’leri de üzerine çalışılmış profesyonel sosyal medya görsellerine ve videolarına benzetebiliriz. Dolayısıyla Facebook nasıl ki videoları kendi içine aldıysa, podcast’leri de doğrudan uygulama içine gömmek istiyor.
Facebook’un podcast alanındaki temel amacı, içeriklerin uygulama üzerinden doğrudan tüketilebilmesi. Bunu kolaylaştırmak için arka planda uygulama kapalıyken de dinlemeyi mümkün kılmayı planlıyorlar.
Bildiğiniz gibi Spotify bu konuda liderliği elinde tutmaya oynuyor ve en önemli avantajı, bir müzik platformu olarak zaten arka planda dinleme deneyiminin kusursuz olması. Spotify’la ve diğer podcast mecralarıyla rekabet etmenin ilk adımı bunu sağlamaktan geçiyor.
Ama bir diğer adım da içerik üreticilerine Facebook’tan kazanç sağlama imkanı vermek. Bu adıma ihtiyaçları var çünkü Spotify daha geçen hafta “ücretli” podcast bölümleri yayınlama özelliğini duyurdu.
Facebook bu bakımdan rakiplerine göre avantajlı, çünkü bir süredir kendine ait ödeme sistemleri konusunda zaten çalışıyor. Simo, yakında dinleyicilerin içerik üreticilerine “Facebook Stars” üzerinden ödeme yapabileceğini söylüyor.
4) Live Audio Rooms
Bu özellik, Clubhouse/Spaces deneyiminin aşağı yukarı aynısı olacak gibi görünüyor. Şimdilik grupların kullanımına açılacak. Bu da küçük bir lansman sayılmaz. Zira Facebook gruplarına dünya çapında 1,8 milyar civarında insan üye.
Planlandığı gibi giderse sesli sohbet özelliği bu yaz Messenger’a da gelecek.
Facebook’un bu odalarla ilgili de bir teşvik planı var: Burada da içerik yaratıcıları yine dinleyicilerden Stars ödemeleri alabilecek. Ücretli katılım alan odalar açabilecek.
Akıllıca Bir Detay
Facebook’un özellikle sesli küçük içerikleri, yani Soundbite’ları beslemek için akıllıca bir planı var:
Facebook uygulaması üzerinden dinlenen herhangi bir sesli içerikten ya da sesli sohbet odalarındaki konuşmalardan küçük bölümleri paylaştırmak. Facebook kullanıcıları, dinledikleri herhangi bir içerikten küçük parçaları alıp Soundbite olarak kendi arkadaşlarıyla paylaşabilecekler. Böylece kullanıcılar sesli içerikleri tüketmekle kalmayacak, bunlardan türev içerikler de üretecek.
Neyi değiştirir?
Facebook, sosyal medyadaki tüm standart deneyimi kendinde birleştirmeyi amaç edinmiş bir uygulama. Herhangi bir özellik Facebook uygulamasında yoksa, genelde sosyal medyanın merkezinde yer alamıyor. Konum paylaşmadan özel mesajlaşmaya kadar çoğu konu, Facebook uygulamasına eklendikten sonra standart hale geldi (veya genel kabul gördükten sonra Facebook’a eklendi). Yaklaşık 3 milyar kullanıcısı olması bunda en büyük etken.
Sesli içerikte de Facebook’un en önemli etkisi bu olacak. Örneğin Facebook bu özelliği açtıktan sonra Twitter’ın Spaces’tan vazgeçme ihtimali rekabette geri adım anlamına gelecek.
Facebook aynı zamanda bildiğiniz gibi halka açık bir şirket. Yaptığı her hareket hem diğer şirketleri, hem de kendi hisse değerlerini etkiliyor. Dolayısıyla belli bir konuya yatırım yapması, borsanın -yani sıradan insanların- o konuda uzun vadeli değer gördüğünü gösteriyor.
Bu bakımdan Facebook’un sesli içeriklere yaptığı yatırım, 2020'lerde sosyal medyadan ne beklediklerinin de net bir işareti.
Her ne kadar şimdiye kadar böyle net bir sınıflandırma yapılmamış olsa da, sesli içerik üreticileri için şöyle bir sınıflandırma önerebilirim:
- Programcılar: Sesli içerikler kaydedip hazır formatta yayınlayanlar.
- Moderatörler: Sesli mecralarda canlı konuşmalar yönetenler.
Facebook, programcıların ana mecrası olmak için Spotify, Samsung, Apple gibi markalarla, moderatörler için de Clubhouse ve Twitter ile rekabet etme durumunda.
Benim öngörüm, iki grupta da Facebook’un avantajlı olduğu yönünde. Spotify her ne kadar çok başarılı olsa da, dünya çapında aylık aktif kullanıcı sayısı 356 milyon seviyesinde. Facebook’unki 3 milyara yakın. Spotify’ın büyüme hızı aslında oldukça iyi.
Ama Facebook bugün büyümeyi durdursa bile Spotify’ın bu seviyeye ulaşması 12 yıl alır.
Spotify’ın biraz daha yüksek gelir seviyesine ve gelişmiş ülkelere daha çok hitap ettiğini söyleyebiliriz. Clubhouse’un kullanıcı sayısı zaten oldukça düşük ve 6 kişilik ekibiyle rekabet gücü şimdilik çok az. Twitter her ne kadar Spaces’da iyi bir ürün ortaya koymuş olsa da, Twitter alışkanlığı olmayan ve Facebook’a her gün giren yüz milyonlarca kullanıcı için burada da büyük rekabet söz konusu değil.
Dolayısıyla “diğerlerine” hitap etmek isteyen yayıncılar için Facebook’un vaadi cazip.
Facebook’un sesli içerik tüketimini tabana yaymaya etkisi büyük olacak. Bununla birlikte, bu tarz içerik üretimini de kolaylaştırması mantıklı bir strateji. Spotify da bunun için 2019 başında Anchor’ı satın almıştı.
Bu iki faktör bir araya geldiğinde, henüz sesli içerik üretmeyi düşünmemiş kullanıcıların buraya adım atmaya başlayacağını öngörebiliriz.
Buradan istediği dönüşü sağlaması durumunda Facebook’un bu alanı reklamlamaması imkansız. Bir süre sonra sosyal medyada (Spotify dışında) ilk defa sesli reklamlar görebiliriz.
Şahsen şu an en çok merak ettiğim nokta, Facebook’un favori ürünü Instagram’ı bu akımın dışında tutup tutmayacağı. Bu, Facebook’un Instagram’ı nasıl konumlandırdığına bağlı.
Bu konuda net bir ipucu var:
Instagram’ın “About” sayfasında “görsel/visual” kelimesi bir kere bile geçmiyor. Tahminde bulunmam gerekirse, en geç 2022'de Instagram’da bile sesli içerikler göreceğimizi rahatlıkla söyleyebilirim.
Linkler