Gerçek Hayatta Görünmezlik Teknolojisi: Kadın Olmak (CH BilimKurgu Odası)
Bilim kurguyu şekillendiren ve bilim kurguda şekillendirilen kadınlar
Mantığı zorlayan problemler, aklı biraz serbest bırakınca daha kolay çözülüyor. David Ogilvy’nin dediği gibi, “en iyi fikirler şakalarla geliyor”. En yaratıcı çözümleri saçmalama riskine girince buluyoruz.
Sinemada ve edebiyatta bu serbestliğin karşılığı hayali dünyalar. Belki de bu yüzden yaratıcı sektörlerdekiler olarak hepimizin zaaf duyduğu bir hayal evreni var. Kimimiz Marvel’e, kimimiz Star Wars'a, kimimiz Doctor Who’ya takıntılıyız. Üstelik bu evrenler sadece aklımızı beslemekle kalmıyor, toplum içindeki problemlerle ilgili de daha yaratıcı düşünme fırsatı sağlıyor.
Clubhouse’taki BilimKurgu Odası’nda geçen hafta Kadınlar Günü’nü konuşmak bu yüzden önemliydi bence. Gerçek dünyadaki ayrımların hem hayal dünyalarına, hem de onları yaratan insanlara nasıl yansıdığını inceleyince ilginç detaylar ortaya çıktı.
Kadınsız Öyküler
Odada açılışı Bechdel testinden yaptık. Bu testi duymuşsunuzdur. Herhangi bir öyküde kadın karakterlerin bağımsızlığını ölçen basit bir test bu. Üç soruya dayanıyor:
- Hikayenin içinde iki kadın karakter var mı?
- Birbirleriyle konuşuyorlar mı?
- Bu konuşma erkek karakter dışında bir konu da içeriyor mu?
Oldukça basit bir test gibi görünüyor. Aynı testi erkek karakterler için yapsak testten geçemeyen film bulmakta zorlanırdık. Oysa Bechdel testini çoğu klasik geçemiyor.
Test ilk defa Alison Bechdel’in 1985'te çizdiği bir karikatürden ortaya çıkmış:
Tıpkı orijinal karikatürde olduğu gibi, kendi aramızda bu testten bahseder bahsetmez de ilk örnek olarak Utku Boratach’tan Alien geldi. Alien, sadece Teğmen Ripley karakteriyle ayrışmıyor. Bazı yorumlara göre yaratığın insan vücudunda bıraktığı etki, annelik travmasının biraz abartılı bir metaforu olarak bile izlenebiliyor.* (Bu açıdan bakınca, bir erkeğe annelik travmasını anlatmanın en iyi yolu Alien’ı izletmek olabilir)
80'lerde sinemada kadınların bu kadar merkezde olduğu film bulmak oldukça zor. Bilim kurguda bile. Irmak Koçkan’ın Bechdel’e verdiği Mad Max Fury Road’un ilk versiyonuna baktığımızda, kadınların nerdeyse var olmadığı bir dünyayla karşılaşıyoruz mesela. Orijinal Mad Max’in bu tercihi belki de fiziksel yeterlilik fikriyle ilgili. Bu filmdeki vahşi ortamda kadınların baskın olup olamayacağını hayal etmek bir tarafa, bunu seyirciye sunup ikna etmek de gerekiyor. Sonuçta Ali Safa Kartal’ın önceki yayında bahsettiği yatırımcı etkisi hissediliyor. Eski bir filmin yeniden çevriminde -Mad Max’te olduğu gibi- kadınların rolleri değişebiliyor. 80'lerde Mel Gibson’ı merkezde görmek daha ilginçken, 2010'lara gelindiğinde Charlize Theron’u çölün ortasında tek başına görmek “daha fütüristik” hissettirebiliyor. Kitle hazır olunca, beklenti de bu yönde olunca, hikayeler bu yönde güncelleniyor.
Bu bakımdan, bilim kurgunun tam çerçevesine girmese de Marvel üzerine biraz konuştuk. Efecan Başöz, Avengers: Endgame’de Hulk’a nasıl şiddet dışındaki yolları anlatmaya çalıştıklarından ve bu mesajların gişe filmlerinde yer bulmasının öneminden bahsetti. Irmak, Marvel’in en bilge karakterlerinden olan Ancient One’ın çizgi romanlarda Asyalı bir erkekken, filmlerde beyaz bir kadın olduğunu hatırlattı. Cinsiyeti güncellerken bu sefer ırkı “beyazlaştırmanın” ironisinden bahsettik. Ayşe Kaya, Amerikan toplumunda ırkla ilgili değişikliklerin cinsiyete göre daha zor hazmedildiğini anlattı. Bunu Bridgerton dizisindeki siyahi karakterlerle örnekledi.
Bazı yapımlarda böyle güncellemeler yapmak daha zor. Bazen de faydalı olmayabiliyor. Örneğin Doctor Who bunun bir örneği. 60'lardan bu yana devam eden dizinin ana yapısında merkezde çok bilgili, zeki, insan görünümlü bir erkek ve yanında (çoğunlukla) ona yardım eden bir kadın karakter var. Bunu düşündüğümde, Doktor’un “zalim olma, her zaman nazik davran” gibi sloganlara sahip ana karakterinin etkisini fark ediyorum. “Silah kullanmadan, nezaketi koruyarak ve aklını kullanarak kahraman olabilirsin” mesajı veren bir ana karakterin erkek olması, kadın olmasından daha fazla değer yaratıyor gibi geliyor.
Bu noktada Ali’nin dediği gibi, bazı uzun soluklu evrenlerde bu yüzden modernizasyon uzun sürede oturmuş olumlu mesajları sarsabiliyor. Mevcut sezonlarda Doktor’un bir kadın oyuncu tarafından canlandırılması, yeni izleyicilere bu mesajın ulaşmasını zorlaştırabilir. Ama Ali’nin hatırlattığı gibi, Star Trek gibi kendi zamanında bu ortamı yaratan öyküler, daha eşitlikçi karakterler için çok daha uygun ortam yaratabilir.
Yazardan Doğan Karakterler
Bazı bilim kurgu evrenleri, Bechdel testini geçmek bir yana, bu testi tamamen anlamsız kılabiliyor. Muhtemelen bunu yapabilecek tek tür bilim kurgu. Karanlığın Sol Eli ve Mülksüzler gibi, insanların mevsime veya duruma göre cinsiyet değiştirdiği dünyalarda geçen eserler, Ali’nin ifadesiyle “Konfor alanımızı sarsmadan” bakış açımızı resetleyebiliyor. Utku’nun bahsettiği bir Star Trek bölümünün 90'larda genel izleyiciye cinsiyetsiz bir ırk göstermesi, zamanın oldukça ilerisinde öyküler yaratıyor.
Ama bu noktada devreye, bu hikayeleri kimlerin yazdığı giriyor. Çünkü yazarların kimliği, yazılanları doğrudan etkiliyor. Yukarıda bahsettiğim, cinsiyetsiz dünyalara sahip iki klasiğin yazarı sadece usta bir edebiyatçı değil, aynı zamanda feminist edebiyatın da öncülerinden Ursula Le Guin mesela. Kurduğu dünyalar doğrudan günlük hayata bakış açısından besleniyor. Şenel Necip’in güzel bir şekilde özetlediği gibi, hikayelerde çoğu karakteri kendi suretimizden şekillendiriyoruz. Hemen hemen bütün hikayelerde insan dışındaki bilinçli varlıklar bizi anımsatıyor. Blade Runner, Battlestar Galactica, Her veya Ex Machina’da olduğu gibi, yapay zeka örnekleri bile bir cinsiyete bağlanıyor. Bunun neden böyle olduğunu yazarlara sorabilsek, herhalde Emin Engin Türk’ün Ex Machina’dan alıntıladığı replikle cevap verirlerdi:
İnsan ya da hayvan herhangi bir seviyede, cinsel boyutu olmayan bir bilinç gösterebilir misin? Gri bir kutunun, gri başka bir kutuyla etkileşime girmek için ne motivasyonu olabilir ki? Etkileşim olmadan bilinç var olabilir mi?
İnsan, yapay zeka ya da uzaylı olsun, karakterlerin cinsiyetleri olunca, yazarların onlara verdiği hikayeler de buna göre şekilleniyor. Ali’nin dediği gibi, hangi sınıfa girerse girsin kadın karakterlerin başına gelenler, erkek karakterlerinkinden ayrışıyor. Betül Yıldız’ın örnek verdiği Prenses Leia gibi çok savaşçı bir karakteri bile, hikaye ilerledikçe bikiniyle zincirlenmiş ve köleleştirilmiş halde görebiliyoruz.
Kadınların Elinde Doğan Bilim Kurgu
Bunu yaratan faktörlerden biri, Irmak’ın dikkat çektiği gibi, kadın bilim kurgu yazarların alan bulma sorunu olabilir. Okuyucu zihninde erkek yazarlar daha çok bilim kurguyla, kadın yazarlar ise fantazi edebiyatıyla özdeşleştiriliyor.
Bunun arkasında belki de, bilim kurgu yazacak hayal gücüne sahip kadınların on yıllarca bilimsel ortamlara kabul edilmemelerinin etkisi var. Oysa işin ilginç tarafı, bilim kurgunun kurucuları büyük ölçüde kadınlar. Geçen yayında Mary Shelley’in Frankenstein ile bu türe nasıl yön verdiğini konuşmuştuk. Oysa Irmak bu yayında 1666'da yazılan The Blazing World’den bahsetti. Margaret Cavendish’in bu metni bazı eleştirmenler tarafından bilim kurgunun öncülü sayılıyor. Türkiye’de de aslında Utku’nun hatırlattığı Gülten Dayıoğlu’nun Işın Çağı Çocukları kitabı var, ama Türkçe bilim kurgu konuşurken çoğunlukla akla gelmiyor. Asimov’un Vakıf serisini devam ettirmesinde eşi Janet Asimov’un etkisini bu yayında Ali’den öğrendim. Cosmos belgeselinin yeni versiyonunda yapımcı ve yazar olarak Carl Sagan’ın eşi Ann Druyan’ın rol oynadığını da Ayşe’den.
Utku’nun bu noktada ilginç bir tespiti var: Sadece bilim kurguyu şekillendiren ilk eserlerin yazarları değil, bilim kurguyu en çok şekillendirmiş klasiklerdeki karakterler de kadın. Aşağı yukarı bütün bilim kurgunun referans verdiği iki eser, Oz Büyücüsü ve Alice Harikalar Diyarında şartlara rağmen ayakta durabilen kadın kahramanlara dayanıyor.
Görünmez Kadınlar ve Maceraları
Bugün kitapları yazarlarının cinsiyetine göre okumadığımızı, dolayısıyla ortada bir ayrım olmadığını düşünebiliriz. Oysa geçmişteki ayrım bugüne ve geleceğe etki ediyor. Göker’in bahsettiği gibi, antik düşüncede insanın erkek olarak tanımlanması, kadının kimliğini annelikle, duygusallıkla bağdaştırıyor. En yüksek seviye eğitimden sokaktaki hayata kadar bu düşünceler hala etkili. Irmak’ın anlattığı anekdot bu rol paylaşımını güzel özetliyor:
Bilim kurgu hikayeleri yazan bir kadın, birini iyi hikayeler yazdığına ikna etmek için bir hikayesini okutuyor. Adam hikayeyi çok beğeniyor ve başka hikayeler de getirmesini istiyor. Yeni hikayeleri okuyunca hayal kırıklığına uğruyor ve “Neden konuyu değiştirdin?” diye soruyor, “İlk hikayedeki gibi annelik tarzı konulardan bahsetsene.”
Kadınlar da erkekler de gelişmiş ülkelerde artık aynı alanlarda yer alsalar da farkında olmadan her yere yerleşmiş miras bu yüzden önemli. Ayşe’nin anlattığı gibi, kadın fizyolojisiyle ilgili araştırmalardaki veriler bile yakın zamana kadar erkek deneklere dayanıyor. Yapay zekayı beslemek için gerçekleştirilen araştırmalara kadın katılımcı sayısı düşük olduğu için, ortaya çıkan sonuçlar da bu dengesizliği yansıtıyor. Ali’nin “kalıtımsal ayrımcılık” olarak tanımladığı bu duruma Amazon’un başına gelen olay iyi bir örnek: Utku’nun anlattığı olayda Amazon, işe alımları yapay zekaya bağlamak için önceki verileri sisteme giriyor. Ama sistemin bu verilere göre yaptığı tercihler sadece belli ırktan ve cinsiyetten insanları işe almaya karar veriyor. Durumu düzeltmek için yazılımcılar ayrıma sebep olabilecek bilgileri aday profillerinden silseler bile, önceki kararlar arka planda algoritmaya o kadar alttan alta etki ediyor ki, görünürde her şey eşit olsa bile diğer değişkenlere bakarak sistem yine aynı tarz kararlara yöneliyor.
Bu bakımdan insan zihninin algoritmalardan çok farklı olduğunu söylemek zor maalesef. Ama belki bir ihtimal en azından bunun farkında olup farklı kararlar verebiliriz. Algoritmalar da bizi takip eder.
Az Bilinenler Listesi [ve Tavsiye Edenler]
- Işın Çağı Çocukları – Gülten Dayıoğlu [Utku Boratach]
- The Mortal Immortal – Mary Shelley [Göker Baylan]
- The Blazing World – Margaret Cavendish [Irmak Koçkan]
*https://www.screengeek.net/2017/05/20/alien-movie-pregnancy/